Şiddet Nedeni Ailedir?
Bir devinimin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik; karşıt görüşte olanlara,
inandırma ya da uzlaştırma yerine kaba kuvvet kullanma. (duygu ya da davranış
için) aşırılık
Hız
Herkim bir düşünceyi bir hareketi bir başkasına ulaştırırken yukarıdaki
sistematik aşırılığa gidiyorsa o şiddet uyguluyor demektir. sözlü şiddete taciz
fiili şiddete ise darp denmektedir. Her şeyi ile kötü olan şiddet ne yazık ki
insanımızın terk etmediklerindendir. ilk okuldan beri Davranış bilimleri
dersleri işlenmelidir.
A-Tipi Aile
B-Tipi Aile
A-Tipi Aile (BİLGE) Anadolu toplumu genel olarak A-tipi aile değildir. A tipi
ailelerde aile bireyleri birbirlerine oldukça fazla saygılıdırlar. Eğer aile
içerisinde aile bireyleri birbirlerine saygıda eksiklik etmiyor ve herkesin
nerede duracağı biliniyorsa bu tip ailelere “BİLGE” aile denir.
Bilge ailelerde suç ve
suç teknikleri
B-Tipi ailelere oranla değişkendir.
B- tipi ailelerde suç ve suçlara giden teknikler zihinleri zorlamazken A- tipi
ailelerde suçlar sürekli olarak zihinleri meşgul ederler.
Toplum olarak İNSAN
üzerinde etüdlerimiz yoktur. İnsan nedir sorusuna Anadolu toplumunun neredeyse
tamamına yakını tek kelime doğru cevap veremeyecek durumdadır. İşin bir diğer
noktası da tüm dinlerin ortak paydası insan olmasına rağmen ve Anadolu toplumun
dini İlahi özelliğe sahip ve insanı en değerli varlık olarak açıklarken bu
toplumun insan hakkında tek kelime doğru söz söyleyememesi ne kadar acı bir
durumdur.
Bilge ailelerde
örneğin aile fertlerinden bir tanesi A-tipi aileye göre bir suç işlediğinde karşılığını
bağırma-çağırma veya hakarete kadar varan ağır sözler yada dayak-tokat olarak
görmemektedir.
Bilge ailelerde
işlenen suçlara verilen cevaplar suçun işlendiği malzemenin ilk yapısından
başlanarak işlendiği ana kadar ki durumu ile alakalı bilgiler gözden geçirilir.
Mesela: çocuk bir
bardak suyu veya bir bardak meyve suyunu dökmüş ise yapılan ilk iş o meyve
suyunu döken çocuğun paniklememesi için tatlı sözlerle sakinleştirilmesi olur.
Daha sonra ise bardağın hammaddesinden başlanarak nasıl imal edildiği ve eve
kadar nasıl geldiği anlatılarak işlenen suç bilgi üzerine çekilir. Daha sonra
aynı yöntemle meyve suyundan bahsedilir ve yine yerdeki halıdan bahsedilir ve
halının yenilenmesi veya temizlenmesi dahil ne kadar sorunlar meydana
gelebileceği anlatılır. Son olarak çocuğun durumuna göre tüm bunlara ailenin
bir miktar maddiyat ödeyerek eve geldiklerini ve nelere mal olabileceği
bilimsel bir şekilde izale edilir.
Böyle bir durum
karşısında bir bardak meyve suyunu halının üzerine dökmenin ne kadar büyük uğraşlara
sebep olacağını bilerek anlayan çocuk bir daha bunu yapmamak için elinden gelen
gayreti gösterir. Çünkü çocuk meseleyi anlamıştır.
A-tipi (BİLGE) aile modelinde şiddetin yeri ve izi yoktur. Ancak bulunduğumuz
toplum da bu aile tipi oldukça azdır. A-tipi aileler toplumun diğer aileleriyle
bu konulardan dolayı sürekli sorun yaşarlar.
B-Tipi Aile (KANIKSAL)
Yaşadığımız Anadolu toplumu genel olarak bu aile modelindedir. Kanıksal
ailelerde tüm işlerin karşılığı şiddetledir. Aileden bir çocuk, abla bir bardak
su ver, dediğinde ablası ilkönce ona bağırır- kızar ve zıkkım iç argosu ile
cevap verir.
Kanıksal ailelerde tüm
suçların karşılığı ya oldukça fazla dayaktan veya bir iki tokattan geçer.
Kanıksal ailelerde sakinlik yoktur. Tüm kelimeleri –BÜYÜK- harflerle kurarlar.
Kanıksal aile de çocuk
bir bardak meyve suyunu halının üzerine döktüğünde başta en ağır hakaretlere
uğrar eğer o an kaçamazsa birde dayağı yer. Komşumuzdan veya çevremizden bir
bardak meyve suyunu halıya dökenler bağırarak –geri zekalı oğlum-kızım, salak
oğlum-kızım, kafasız oğlum-kızım, iki eliyle bir bardağı becerip tutamayan
manyak oğlum-kızım- gibi hakaretleri yağdırırlar.
Yaşadığımız toplumun
temel özellikleri böyle olurda o toplumu bir araya getiren kurumlar nasıl olur.
Ailesi “kanıksal” olan toplumun kurumları da kanıksal olmak zorundadır.
Aileden sonra
çocuklarımızın toplumun kurumlarından ilk tanışacakları kurum eğitim
kurumlarıdır.
Peki, eğitim
kurumlarında durum nedir. “eti senin kemiği benim” değil midir?
Ne yazık ki eğitim sistemimizde çocukları dövenlere verilen ceza yer değiştirme
cezasıdır.
Eğitim sistemindeki bu
rezaleti toplumun kanıksaması için “ dayak cennetten çıkmıştır” diyerek Allah
cc a iftira etme aymazlığına büründürmüşlerdir.
“İslam dininin hiçbir
yerinde dayak yoktur”.
“İslam dininin hiçbir
yerinde şiddet yoktur”.
Cennet
mükâfatlandırılanların kalacağı ebedi yaşam yeridir.
Cennette dayak olur
mu? Bu eşyanın tabiatına aykırıdır.
Yaşadığımız bu
toplumun eğitim kurumlarından sonra gelen askeri kurumlarında da dayak en önemli
terbiye aracı olarak kullanılmaktadır.
Yaşadığımız bu
toplumun güvenlik kurumlarında hakaret bağırmak çağırmak küfretmek olmazsa
olmazlardandır.
Yaşadığımız bu
toplumun iş yerlerinde de hakaret ve ceza en önemli eğitim aracı olarak
görülmektedir.
Şimdi kafamızı iki
elimizin arasına koyarak düşünelim. Şiddetin olmadığı bir yer var mı?
Şiddet toplumu
şiddetin her boyutunu yaşamak zorundadır. Türk toplumu olarak son on yılda
kurumsal şiddette mesafe kadetmemize rağmen şiddetin kaynağı olan aileler
üzerinde sadece cezai müeyyidelerle, yani yasaklayıcı bir mantıkla mesafe
alınmıştır. Kaldı ki aileler üzerindeki yasaklayıcılıkta ayrı bir şiddeti
körüklemektedir. Ne kadar yasak o kadar ailenin yok olmasına sebep olmaktadır.
Toplum olarak
şiddetten kurtulmak istiyorsak ilk önce Allah cc ın kitabına dönüş yapmalıyız.
Dönüş yapacak kurumların başında da Diyanet işleri başkanlığı gelmektedir.
Sırasıyla eğitim ve güvenlik kurumları vahyi atmosferi hayatlarında
içselleştirmeleri gerekmektedir.
Toplumumuzun hamuru
olan İSLAM dini kendi kaynağı olan kur an ı kerimden öğrenilmelidir. Bu
yapılamazsa başka bir şey yapmaya gerek yoktur şiddet aileden başlayıp toplumun
her tarafını kuşatacaktır. Şiddetin nihai sonucu öldürmektir. Buna ister terör
deyin ister başka öldürme deyin netice öldürmektir.
Eğer bu toplum Diyanet
işleri mensuplarını “hurafe” lerden arındırabilir ve Allah cc ın dinini kendi
kaynağından insanlara sunma imkanına sahip olabilirse işte o zaman şiddet
noktasında mesafe almaya başlanmış olunur. Bugün diyanet mensupları bu topluma
din adına dinde olmayan ve dine sonradan ilave edilen hurafeleri
anlatmaktadırlar.
Kadın ve aileden
sorumlu bakanlığın aile içi şiddete yaklaşımı son derece yanlıştır.
Bu yaklaşım aile
facialarını artıracaktır. Ya ölümlü neticeler veya boşanarak tüm aile
bireylerini etkileyecek sonuçları olacaktır.
Şiddetin kaynağını bilmeden
şiddete karşı yapılacak tüm çalışmalar başka başka şiddetleri doğuracaktır.
Allah cc insanlığa nasihat ederken dünya da cezai müeyyidesi olan dört tane suç
göstermektedir. Oysa haramlar çok ama dünya da ceza önerdiği yasaklar sadece
dört tanedir.
Yaratıcı isteseydi
polis devleti mantığında bugün olduğu gibi adeta her adıma bir ceza
önerebilirdi.
Yaşadığımız toplumun
şiddetten kurtulmasını istiyorsak yukarıda anlatılanlara kulak vermeliyiz.
Kanıksal aileden bilge aileye geçmek dileğiyle…